top of page
E18B3621 (2).jpg

Doğum Hikayem

Doğum hikayemi uzunca bir süre yazmak istemedim. Daha doğrusu elim gitmedi. Benim için kadar özel bir yerdeydi ki... Sanki içimde bir ses ‘onu kelimelere dökersen büyüsü kaçacak’ diyordu.
Bebekler yani çocuklarla olan bağım çok eskilerden geliyor. Belki kız çocuklarındaki içgüdüsel dışavurum emin değilim. Hep çocuklara bebeklere yakın hissettim kendimi. Bu, kendi mesleğimi edinip çalışmaya başladığım dönemde de beni takip etti. Kurumsalda çalıştığım 10 sene boyunca bir dürtü hep beni bu yönde araştırmaya ve gelişmeye itti. Daha hiç evli bile olmadan çocuk gelişimine dair eğitimler almam, bu yönde ilerlemek istemem işte bu dürtü sayesinde. Doğuma hazırlık sürecim de bu aşamada başladı. Aldığım doğuma hazırlık eğitimcisi ve doula eğitimi beni her anlamda yetiştirdi. Hem kendi içime bakmamı sağladı hem de hayattan ne istediğime kesin bir şekilde karar vermemi sağladı. 9 ay 10 gün süren bu eğitimin henüz başında Deniz bize gelmeye karar verdi. Dolayısıyla tüm bu yolculuğu eşim Mert ve Deniz ile birlikte deneyimledik.
En başından beri her şeyin doğal sürecinde ilerlemesini istiyorduk. Ona ve ailemize verebileceğimiz en değerli hediye buydu bize göre. Doğuma kadar olan tüm sürecin tadını çıkarmak da bunun bir parçasıydı. Yani üçümüzün bağlanması o dönemde başladı. Mert inanılmaz empati yapabiliyor ve bana destek oluyordu. Gebelik döneminden itibaren dahil olabileceğini ve Deniz'le bağını başlatabileceğini öğrendikten sonra her akşam onunla konuşuyor ve ona dokunuyordu. Zamanla aldığı geri dönüşler bize göre muhteşemdi. Sanki ikimizi de tanıyor ve dediklerimize tepki veriyordu minik kuş. Doğuma hazırlık eğitimine birlikte katılmak bizim için ayrı bir dönüm noktası oldu. Ben kendi içimde her ne kadar her şeyin doğal seyrinde olmasını istesem de bunu Mert'in de anlaması ve bana destek vermesi çok kıymetliydi. Artık Deniz'in kendisi hazır olduğunda gelmesini bekliyorduk.
12 Haziran çarşamba gecesi saat 00.30 civarında uyandığımda bedenimde farklı bir his vardı. Biraz bekledim ama yatarak geçmeyecek gibiydi.  Ben hareket edince Mert de apart halinde uyandı hemen. Biraz dolaşmak istediğimi söyleyerek evin içinde yürümeye başladım. His tam olarak leğen kemiğimde ve pelvik bölgemdeydi. Yürümek biraz daha rahatlatmıştı beni ama sanki Deniz yerleşmeye, yolunu bulmaya çalışıyordu. O noktada bedenimi dinleyip , içimden geldiği gibi hareket etmeye başladım. Ona yardım etmek istiyordum. Bedenimi dinledikçe emin oldum Deniz baya yerleşmeye çalışıyordu, sanki kanala girmeye çalışıyordu. Bunu hissettiğim anda sevinçle karışık bir heyecan kapladı içimi. Mert'e 'Bu gece bir şey oluyor. Ya doğum başlayacak yada kanala girmeye çalışıyor.' dediğimi hatırlıyorum. Beklediğimiz kavuşma yaklaşıyordu ve bunu, tam o sırada hissetmek çok farklı bir mutluluktu. Sonra ılık bir duş aldım, yoğunluk iyice hafiflediğinde saat 3.30 olmuştu. Yatıp enerji toplamak istiyordum. Ertesi sabah gecenin de etkisiyle uyandığımızda ikimizde merakla birbirimize bakıyorduk. Hiçbir şey hissetmiyordum. Kahvaltımızı ettik ve Mert'i işe uğurladım. Sonra tuvalete gittim ve o an nişanım geldi. Bu Deniz'in doğum öncesi sinyallerinden biriydi ve doğumun artık çok da uzak olmadığını biliyorduk. Mert'i arayarak nişanımın geldiğini ve telefonu yakınında tutabileceğini söyledim. Ama o dayanamayıp 5dk sonra eve geri gelmişti bile. İçine sinmemiş ve yanımda olmak istemişti. Saatin biraz geçmesini bekleyip Hayriye ebeye yazdım. Sonrasında gün içinde yakın bir hastanede nst çektirip sonucu paylaşmak üzere anlaştık. O gün benim için tamamen dinlenmek ve zihnen tam olarak içinde kalarak yaşamak istediğim bir gündü. Hastaneye gidip nst çektirdik. Hafif dalgaların başladığını öğrendik. Artık Deniz'in zamanına saygı duyarak beklerken bol bol dinlenecektim. Temmuz ortası ve hava gerçekten inanılmaz sıcaktı. Günün kalanında zamanımın çoğunu evde salonumuzun demirbaşı haline gelen topta geçirdim diyebilirim. Sakin ve tadını çıkartarak yaşamak istiyorduk ikimiz de ve önceden de konuştuğumuz gibi henüz kimseye bir şey söylememiştik. O gün aklımdaki son şeylere zaman ayırdım. Saçımı ördürdüm, ki doğumda rahat edeyim. Düşünüyorum da iyi ki öyle yapmışım.
İçim kıpır kıpır, değişik bir heyecan ama bir yandan da her şey yolunda ve bende ne yapacağımı bilmenin rahatlığı... İşte bu yüzden o gün benim için bu kadar özel. Bu kadar yaşayabildiğim bir gün.
Akşam erken yatmak istedik elbette ama malum uyumaya çalıştıkça uykusu kaçıyor insanın. Salonumuzda mumlarımızı yaktık, hafif bir müzik... Mert en sevdiğimiz aromaterapi yağını buhurdanlığa koydu. Öyle güzel huzurlu ki. Sonra içimiz geçmiş. Bir önceki gece gibi saat yine tam 00:30'da uyandım kurulu gibi. Dalgalarım hafif gelmeye başlamıştı. Tuvalete gittim, yürüdüm. Gerçek  dalgalar başlamıştı artık. Yolculuğumuzun son dönemecine geliyorduk. O saatten sonra tamamen içimden geldiği gibi hareket ediyor, bazen topta bazen ayakta dalgayı karşılıyordum. Arada daha yoğun hissettiklerim oluyordu. Mert’e anlatıyor, bir yandan da onun rahat hissetmesi için artık zamanı geldi, şimdi açılma zamanı diyordum. Biliyordum: Her dalga bebeğimi bana biraz daha yaklaştırıyordu.
Saat ilerledikçe dalgalar da yoğunlaştı. Artık topta oturamaz durumdaydım. Ara ara ılık duşa girip, ondan faydalanıyordum. Mert hep yanımdaydı. Sanki tüm gebelik boyunca ikimiz de bu ana hazırlanmış gibiydik. Her şeyden emin... Rahat... Ne yapacağını bilen...
Bir yandan zaman tutuyorduk. Hayriye ebe ile dalgalar 8 dakikada bir gelirken konuşmuştuk. Sesimin telefonda iyi geldiğini hala açılma döneminde olduğumu söyledi ve 7 dakikaya inince haberleşelim dedi. Dalgaları içimden gelen pozisyonlarda karşılarken bir noktadan sonra artık ayakta duramadığımı ve iyice yoğunlaştığını hissettim. Artık çok yoğundu ve doulam Ayca'dan aldığım fikir ile yan yatarak 1 saati daha karşıladık. Sık sık duşa giriyordum. 6 dakikada bir iken tekrar haberleştik ve Hayriye ebe ile eve gelmesi için anlaştık. Eve gelip açıklık kontrolü yaptığında 7-8 cm olduğunu ve artık hastaneye geçmemiz gerektiğini söyledi. Hastaneye geçerken saat sabah 6.00 civarındaydı. Odamıza yürüyerek çıktık. Bir yandan da gülüşüyorduk. Ayca ile haberleşmiştik çıkmadan. Onunla hastanede buluşacaktık. Yarım saat sonra herkes buluşmuştu. Havuzun dolmasını bekliyorduk. Denizi mümkünse suda karşılamak istiyorduk. Su gerçekten ilk girdiğimde harika geldi. Duş evet çok güzel ama o açıklıkta iken sıcak su dolu bir havuz: Mükemmel...
Ayca ile nefeslerle dalgaları karşılıyorduk. Hayriye ebe aralıklarla Deniz'i kontrol ediyordu. Her şey yolundaydı. Ekip ile doğum kararı almıştık. Doğum başladığında doktorumuz Hakan Bey şehir dışındaydı ve doğumda yine ekipten doktor Selçuk Bey ile olacaktık. Sonra doğum Psikoloğumuz Neşe hanım geldi. Ekip tamamlanmıştı. Tam destek görüyordum. Havuzda dalgaları karşılarken Ezgi de ekibe katılmış, beni hiç rahatsız etmeden görünmez şekilde o anları kaydediyordu. Bir ara ilerleme yavaşladı. Selçuk bey havuzdan çıkmamın iyi olacağını söyledi ve biraz daha dışarda aktif hareket etmemi teklif etti. Havuzdan çıktığımda biraz daha Hayriye ebeden destek aldım. Artık tam açıklıktaydım. Birlikte duşa girdik. Ben sıcak duşta onun yönlendirmesiyle doğumu hızlandıracak yönergeleri uyguluyor, Deniz'e elimden geldiğince yardımcı olmak istiyordum. 2. kez havuza girdiğimde her şey daha hızlı ilerledi. Bu girişimde Mert de mayosunu giydi ve benimle birlikte havuza girdi. Ona sırtımı yaslayıp dinleniyordum ve bana çok iyi geliyordu. Artık suyun sıcaklığını iyice hissediyordum. Yanaklarım  giderek ısınıyordu.  Soğuk su istiyordum ferahlamak için. Bir yandan da Neşe hanım yelpazeyle harikalar yaratıyordu. Aralıklarla yudumladığım soğuk su ve yelpaze eşliğinde ne kadar zaman geçirdik hatırlamıyorum. Ama bebeğimin güçlü bir şekilde sona yaklaştığını hissedebiliyordum. Hep konuştuğumuz gibi hislerim yoğunlaştı ve dalgalarda daha da nefesime yoğunlaşmam gerekti. Ayca ile birlikte aldık nefesi ve birlikte verdik. Nefesimi dalgalarda daha da yavaşlatabilmek için onun gözlerine odaklanmıştım. Benim formülüm de bu olmuştu. Suda olduğum için  Hayriye ebe tansiyonumu sık sık kontrol ediyor ve Deniz'in kalp atışlarını dinliyordu. Her şeyin yolunda olduğunu söylüyordu. İçim çok rahattı. Bebeğime sonsuz güveniyordum. Yapmak istediğim şey daha da rahatlamak ve geçişine rahat devam etmesi için ona yardımcı olmaktı  O yüzden sadece artık nefesime ve dalga nefeslerinde yavaşlamaya odaklanıyordum. İki dalga arası dinlenme fazı muhteşem bir huzurdu. Gözlerim kapalı dinleniyor, bedenimin suda iyice gevşemesine izin veriyordum. Bazen de içimden geldiği gibi havuzda pozisyon değiştiriyordum. Ikınmalar geldiğinde haber verecektim. Ve ıkınma geldi...
Selçuk bey ve Hayriye ebe tam karşımda havuzun yanına diz çökmüş benimle konuşuyorlardı. Suda olduğum için kontrol daha çok bende olacaktı ıkınmalarda ve o yüzden hiç nefes almadan dinledim onların her kelimesini. Dalgayla her ıkınmada nefesimle Deniz'e yol göstermeye çalışıyordum. Onlar da beni yönlendiriyorlardı. Yanımda Ayca bana hypnobirthingte kullanılan j nefesini hatırlatıyordu. Artık sona gelmiştik.  Her ıkınmada bacaklarımı Mert'in bacaklarına doğru itiyor ve bir yandan da sıkı sıkı tuttuğum ellerinden güç almaya çalışıyordum. Kavuşmaya az kalmıştı. Kaç ıkınma oldu hatırlamıyorum. Bir ara Mert’in şaşkınlıkla bana baktığını gördüm. Sonra onu rahatlatmak için Denizin saçlarının göründüğünü söylediler.  İnanılmaz bir andı, saçları suyun içinde hafif hafif dalgalanıyordu. O kadar uzundu ki... Sonraki birkaç ıkınmada Deniz suya babasının kucağına doğru geldi. Hemen göğsüme aldım. Yumuşacık teni tenime değdi. O an ben buradayım demek için onu kollarımla sıkı sıkı sardığımı hatırlıyorum. Babası da hemen yanımızdaydı. Ona seslendik yanında olduğumuzu ve güvende olduğunu anlattık. Bildiği, tanıdığı  o iki sesi duyuyordu kuzum. Sonra babası göbek kordonunu kesti. Bu süreçte inanılmaz desteği vardı ve onun kesmesi ikimiz için de çok anlamlıydı.
Kontrollerimin yapılması için artık sudan çıkmam gerektiğinde Deniz'i babasının göğsüne verdiler. O da zaten hazır şekilde hemen çıplak göğsüne aldı. Onu kollarıyla sardı. Kendini rahat ve güvende hissetmesi için onunla sürekli konuşuyordu. Kontrollerim yapıldı ve o sırada Deniz tekrar göğsüme geldi. Orada dinlendi biraz. Minicik ufacıktı.
Odamıza yürüyerek geçerken babasının kucağındaydı. Akabinde odamızda beni emmesi için ona zaman tanıdık ve kendisi emmeye başladı. Artık 3 kişi olmuştuk. Ekip, çekirdek ailemizle odada bizi baş başa bıraktı ve doğumda olduğu gibi bize yine alan tanıdı.
Bu hikayede tahmin edersiniz ki pek çok kahraman var. Birincisi bana karar aldığımız andan itibaren destek olan, bunu hem manen hem fiziksel olarak hissettiren, benimle eğitime gelen  ve bilgilerle donanıp bu bilgileri benimle uygulamalı kullanan babamız. İyi ki varsın...
Tecrübemle bir kez daha emin oldum ki, doğum gerçekten ekip işi ve benim için o an odada tek bir kişi bile fazla değildi.  Doğumumda kendi potansiyelimi deneyimleyebilmem için ekipte herkes büyük bir özveri ve şefkatle bana destek verdi. Değeriniz bende ölçülemez. İyi ki buna cesaret ettim. İyi ki yoluma doğru bilgiye ulaşmamı sağlayacak ve sonrasında tercihimde beni destekleyecek insanlar çıktı.
Dilerim her kadın kendisini böyle kucaklayan bir ekiple, aynı zamanda kendi anneliğine doğumuna da ışık tutacak güzel insanlarla birlikte bebeğini karşılar. Dilerim doğumlar güzelleşir. Dilerim bebekler kendi doğumlarında bu kadar söz sahibi olabilirler.

Suda Doğum Videom
Videoyu Oynat
bottom of page